28 Şubat 2014 Cuma

ANOTOMİ

******************************08-10-2013 salı************************************

SİNDİRİM SİSTEMİ

Besinler organizmanın çalışmasında enerji sağlayan maddelerdir. Dışarıdan aldığımız besinler büyük parçalarda ve büyük moleküllerden oluşurlar. Bunlar hücrelere ulaşabililecek veya beslenme için kullanılabilecek yapıda değildirler. Sindirim sistemi yiyecekleri öğütür hücrelere ulaşabilecek şekilde parçalar.

 

Ağız àFarinksàÖzafagusàMide (Gaster)àİnce barsakalr (duodenum, jejenum, İleum)à Kalın barsaklar (Çekum, Kolon, rektum)

Yardımcı sindirim bezleri 3 tiptir. Tükrük bezleri, Karaciğer ve Pankreas. Bunlar sindirim kanalının bir parçası değillerdir. Fakat sindirim kanalına salgıladıkları salgılarla sindirime yardımcı olurlar. Sindirim işlemi 4 aşamada gerçekleşir.

1-      Çiğneme ve Yutma: Besinleri ağıza almayı çiğnemeyi ve yutmayı içerir.

2-      Öğütme: Besinlerin daha küçük moleküllere parçalanmasıdır. Dışarıdan aldığımız besinler büyük parçalı ve büyük moleküllü olup sindirim kanalında hücrelere geçemeyecek büyüklüktedir. Öğütme işlemi ile besinler hem küçük parçalara hemde küçük moleküllere ayrışırlar.

3-      Emilim: Sindirilmiş besinlerin barsak duvarından kan dolaşımına geçmesidir.

4-      Boşaltım: Bu aşamada ise sindirilmemiş ve emilmemiş besinler vücuttan atılır.

 

Sindirim kanalının duvarı 4 kattır.

1-      Mukoz Tabaka: Sindirim kanalının iç yüzünü örter. Mukoz tabaka mide ve ince barsak kıvrımlar halindedir. Bunlar mide ve ince barsak yüzeyini büyüterek sindirim ve emilim alanını artırırlar.

2-      Submukoza:  Bu tabaka kan damarları açısından zengindir.

3-      Kas tabaka: Bu tabaka düz kas dokusundan oluşmuştur. Besinlerin sindirim kanalında hareketi bu kasların kasılıp gevşemeleri ile olur.

4-      Bağ tabaka: Sindirim kanalınında bulunan organları dıştan sararak tutunmalarını sağlar.

SİNDİRİM ORGANLARI

1-      Ağız Boşluğu: Besinlerin vücuda ilk girdiği ve sindirim işleminin başladığı yerdir. Sindirim işlemini dişler, tükrük salgısı ve dil başlatır. Dişler besibnleri parçalar, tükrük ıslatır ve dil ise karıştırır. Ağızda sindirim için hazırlanan lokmalar dil ile yutağa atılır. Ağız boşluğunu önde dudaklar, yanlarda yanaklar, üstte damak altta ise ağız döşemesi çevreler.

Dişler besinlerin daha küçük parçalara ayrılması ve öğütülmesini sağlar, alt ve üst çene kemiklerinin çukurlarınayerleşmiş organlardır. Dişler 3 tabakadan oluşurlar, dışta dış tabaka (mina), orta tabaka (sementum), içte iç tabaka (dentin) bulunur.

Dil yutma, tat ve konuşma işlevleriyle ilgili kas yapısında bir organdır.  Hemen hemen ağız boşluğunun tümünü doldurur. Ağız içinde serbest olan kısmına gövde, sabit olan kısmına kök denir. Dilde tat duyusuyla ilgili tomurcuklar (papilla) vardır. Bunlar tatlı, tuzlu, ekşi duygularını almamızı sağlar.

Tükrük bezleri, ağız sindiriminde önemli görevleri olan ve salgılarını kanallarla ağız boşluğuna akıtan bezlerdir.  Tükrüğün salgılanması ağız mukozasının uyarılması tat hissi ve kokuların etkisiyle uyarılır. 3 çift tükrük bezi vardır.

Parotis bezi en büyük tükrük bezi olup kulağın alt ön tarafında, submandibular bez alt çene kemiğiin altında, sublingual bez ise dilin altındabulunur.  Tükrük salgısı Pityalin ve Müközsekresyon olmak üzere 2 kısımda oluşur. Pityalin ince sulu brsekresyondur, nişastayı şekere dönüştürerek karbonhidratların sindirimini başaltır. Tükrüğünmüközsekresyonu ise ağızı sürekli ıslak tutarak besin artıklarında üreyen bakterilere karşı antibakteriyel özellik gösterir. Ağız içindeki besinleri ıslatarak kolay yutulmasını sağlar.

clip_image001

clip_image003

2-      Farinks (Yutak): Besin çiğnendikten sonra lokma haline dönüştürülür ve yutulur, yutulan besin ağızdan farikse (yutağa) geçer farinks yaklaşık 12 cm uzunluğunda müsküler bir borudur. Farinksin 3 bölümü vardır. Nazofarinks, burnun arkasında, orofariks ağızın arkasında, larengoferinksLarenksin (gırtlak) arkasında yer alır.

3-      Özafagus:Farenksimideya bağlayan kas ve zarlardan yapılmış 25-30 cm uzunluğunda bir borudur.

Yutulan lokma Persitaltik hareketlerle özafagusa sürüklenir, burdada devam eden peristaltik hareketler lokmayı mideye sürükler. Özafagusun alt son kısmında Sfinkter denen kas bulunur, bu sfinkter kas özafagusun alt kısmını kasarak kapatır.

4-      Mide (gaster): Mide besinlerin depo edildiği ve sindirildiği kas ve zarlardan yapılmış organdır. Boş olduğu zaman şekli J harfine benzer, dolu olduğu zaman ise şekli futbol topuna benzeyen bir şekil alır. Besinlerin mideye girdiği ve çıktığı 2 deliği vardır. Mideye girdiği deliğe Kardia ve besinlerin midede sindirildikten sonra ince barsağa geçtiği deliğe Pilor adı verilir.

Midenin iç yüzü mukozaplikaları ile kaplıdır.  Besin maddeleri mideyi doldurduğu zaman bu mukkozaplikaları düzleşir ve mide kapasitesini artırır.

5-      İnce Barsaklar: Sindirim borusunun mide ve kalın barsak arasında kalan 5-6 mt uzunluğunda kırıntılı boru şeklindeki parçasıdır. İnce barsakalrbirbirinin devamı olan duodenum, jejenum, ileum adı verilen üç bölümden oluşur. Bu bölümlerin en kısası duodonumdur. Ve C harfi şeklindebir kavis yapar. Bu kavisin içine pankreasın baş kısmı yerleşmiştir. Duodonum iç duvarında pankreasın salgısını boşaltan kanalın açıldığı bir delik vardır. Jejenum ve ileum arasında belirli bir sınır yoktur. İleum daha uzundur ileum kalın barsakların ilk kısmı olan çekum da son bulur. İnce barsaklarıniç  yüzünde milyonlarca parmak şeklinde çıkıntı vardır ve bunlara villus denir. Villuslar ince barsakların yüzey alanlarını artırırlar ve besin maddelerinin emilimi için büyük bir alan oluştururlar.

6-      Pankreas: Pankreas karın arka duvarında Duodenum C harfi şeklindeki kavisin içine oturur. Pankreas hem Ekzokrin (dış salgı) hemde(endokrin (iç Salgı) yapan bir bexdir. Endokrin salgısı insülin ve glukagon hormonları iken ekzokrin salgısı pankreas suyudur. Ekzokrin olan pankreas suyu bir kanal ile ince barsağınduodonum kısmına boşaltılır. Bu salgı çok sayıda sindirim enzimi içerir.

7-      Karaciğer: Karaciğer vücudun en kompleks ve en büyük organlarından biridir. Yetişkinlerde ortalama ağırlığı 1500 gr. dır. Büyük oranda üst ve sağ kısımda kısmen ise üst sol kısımda bulunur. Karaciğer derin bir yarıkla iki loba ayrılırmıştır. Yaşam için temel organlardan biri olan karaciğer, sindirim kanalından emilen besinlerin işlendiği ve bazılarının depo edildiği bir organdır.

-          Karaciğer yağ sindirimininde görevli olan safra salgısını üretir.

-          Birçok toksik maddeyi inaktif hale getirir.

-          Vücuttaki metabolik atıkları birleştirerek üreye dönüştürür ve böbreklerden atılmasını sağlar.

-          Bazı vitaminlerin depo edildiği yerdir.

8-      Safra Kesesi:  Karaciğerin alt yüzüne bağlı olan kese karaciğerden salgılanan safrayı depolarç insan karaciğerinde günde ortalama 1 litre safra salgısı salgılanır. İşte bu salgı yoğunlaştırılarak safra kesesinde depolanır. Kesenin depolama kapasitesi karaciğerden gelen safra salgısının barındıramayacak olduğu için salgı yoğunlaştırılır. Bu salgı bir kanalla ihtiyaç halinde ince barsaklarınduodonum kısmına gönderiliyor.

Safra kanalından çıkıp safrayı taşıyan kanal ile pankreastan çıkıp pankreas suyunu taşıyan kanal birleşir ve tek kanal halinde duodonuma girer

9-      Kalın Barsaklar: Sindirim kanalında ileum ile anüse kadar uzanan yoldur. Kalın barsakalr karın boşluğunun yan üst ve alt kısımlarında yer alır ve ince barsakları bir çerçeve gibi içine alır.

Kalın barsakalrçekum, kolon ve rektum olmak üzere 3 bölümden oluşur. İnce barsakalr ile kanlın barsağın birleştiği yerde ValvaÇekalis adı verilen bir sfinkter vardır. Kalın barsaktaperistaltik hareketler başladığı zaman bu sfinkter açılır ve içerik ince barsaktan kalın barsağa geçer. Kalın barsağın ilk kısmı olan ÇekumdaApendeks isminde aşağı doğru asılmış durumda bulunan bir organbulunur. Apendeksin görevi tam olarak bilinmemektedir. İltihaplanmasına Apandisit denir.

Kalın barsağın son kısmı Rektumdur. Rektum anüs ile sonlanır. Anüs Gaita (feçes, dışkının) dışarı atıldığı deliktir.

Sindirilmemiş ve emilmemiş besinler ile safra pigmentleri feçes şeklinde dışarı atılmasını sağlayan kalın barsaklarda aynı zamanda suyun emilimi de gerçekleşir. Dışkıya rengini veren safradır.

 

SOLUNUM SİSTEMİ

 

Soluk alıp verme işlemine solunum denir. Solunum vücut hücrelerinin gereksinimi olan O2 dış ortamdan alınıp CO2’nin kandan alınarak dış ortama verilmesiyle gerçekleşir. Bunu sağlayan sistem solunum sistemidir. Organizmayı meydana getiren hücreler işlevlerini yerine getirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar, bu enerji ise sindirim yoluyla emilip kana geçen besinler ve O2’nin hücre içinde kullanılmasıyla elde edilir.

C6H12O2 + 6O2à 6CO2 + 6H2O + 38 ATP

Genel Solunum Denklemi

1.       Burun(Nasus): Burun kemik ve kıkırdaktan oluşmuşl kas ve deri ile örtülü bir organdır. Burunun dışarı açılan deliklerine Nares, deliklerden içeri girildiğinde bulunan boşluğa ise CavitasNasi denilir. Burun boşluğu SeptumNasi ismi verilen bir bölme ile ikiye ayrılır. Burun boşluğunda bulunan kıllar hava ile birlikte burna giren toz ve yabancı maddeleri tutarak bunların solunum yoluna geçişini engeller.

Burun deliğinin tavanında özelleşmiş hücrelerden oluşmuş bir alan bulunur. Bu

alanda koku sinirleri bulunur, RegioOlfactoria diye isimlendirilir.

2.       Yutak (farenks): Hem solunum hemde sindirim sistemi organıdır.

3.       Gırtlak (larenks): kas kıkırdak ve zarlardan yapılmış solunum sistemi organıdır. Girişinde bulunan  Epiglottis ismindeki kapak lokma yutulduğunda kapanarak lokmanın soluk borusuna kaçmasını önler.

4.       Soluk Borusu (Trakea): Larenks’in devamı olup torakks’In ortalarına kadar uzanır. Özafagusun önünde yer almış 15-20 tane üst üste dizilmiş C harfi şeklinde kıkırdaktan oluşmuştur. C’nin açıklığı özafagusa bakar ve bu açıklık kas ve bağ dokusu ile kapatılmıştır.

4 cü göğüs omur seviyesinde 2 dala ayrılır sağ dal sağ ana bronş ismiyle sağ akciğerin içine, sol dal ise sol ana bronş ismiyle sol akciğerin içine girer. Sağ akciğer 3 lobtan oluştuğu için sağdaki dal tekrar 3 dala, soldaki akciğer 2 lobtan oluştuğu için sol dal tekrar 2 dala ayrılır. Bunlara bronşçuk denir. Akciğerin derinliklerine indikçe çapları küçülür, dallanmaları artar kıkırdak yapı kaybolur ve alveollerle son bulurlar alveoller oksijen O2 – CO2 gaz değişimlerinin yapıldığı hava keseleridir. Her bir alveolün çevresi kapiller ağlarla sarılmıştır.

 

 

clip_image004

 

 

5.       Akciğerler (Pulmones): toraks boşluğunda yeralan sağlı, sollu iki tane organdır. Sağ diğer sol akciğere göre daha geniş ve sol akciğer daha ince ve uzundur. İki akciğerin arasındaki boşluğa Mediastinum denir. Bu boşlukta özafagus ve kalp bulunur. Piramid şeklinde organalr olan akciğerlerin tepesine Apeks Pulmones, tabanına ise basis Pulmones denir. Sağ akciğer 2 derin yarıkla 3 loba ayrılır, sol akciğer ise tek yarıkla 2 loba ayrılır.

Diyaframa: toraks boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran kas ve zarlardan yapılmış yapıdır. Kasılıp gevşeyerek soluk alıp verme olayını sağlar.

BOŞALTIM SİSTEMİ

 

Vücuttan hücresel düzeyde gerçekleşen kimyasal olaylar sonucunda ortaya çıkan Metabolik atıklar kan dolaşımı aracılığıyla boşaltım organları olan böbreklere ulaştırılır. Böbrekler kandaki artık maddeleri süzer ve bu maddelerin idrar ile dışarı atılmasını sağlar. Böbreklerde oluşturulan idrar sırasıyla üreterler, mesane ve üretradan geçerek vücuttan atılır.

 

1.       BÖBREKLER: Böbrekler metabolik atkitivite sonucu ortaya çıkan artık maddelerin dışarı atılmasında rol oynayan temel organlardır. Ayrıca vücudun elektrolit-su dengesinin sağlanmasında rol oynarlar. Karın arka duvarının üst kısmında omurganın her iki yanında yer almış bir çift organdır. Sağ böbrek, karaciğer ve duodonum ile, Sol böbrek ise mide ve jejenum ile komşudur. Böbreğin ve diğer medial kenarlarının orta kısmında Hilum Renale isminde bir yarık bulunur. Bu yarıktan damarlar, sinirler, böbreğin iç kısmına geçer.

Böbrekler dıştan Korteks renalis içte ise  Medula renalis olmak üzere 2 kısımdan oluşmuştur.  Medula renalis böbrek piramitleri olarak adlandırılan sayıları 8-10 arasında değişen konilerden oluşmuştur. Korteks renalis ise piramitlerin etrafını saran böbrek dokusudur. Korteks renalis de, Glomerulus (damar yumağı) bulunur. Burda süzülen idrar Minör Callix (kaliks) lere geçer.

2.       ÜRETERLER: İdrarı böbrekten mesaneye taşıyan 25-30 cm uzunluğunda 1 cm genişliğinde 2 kanaldır. Üreterler, üreter başlangıç yerinde, pelvise girdiği yerde ve mesane duvarında olmak üzere 3 yerde darlık gösterirler, bu darlıklar böbrek taşları üreterden geçerken taşın büyüklüğüne göre şiddetli ağrılara sebep olurlar.

3.       MESANE (idrar kesesi): Böbreklerden gelen idrarı depo eden ve dışarı atılmasını sağlayan kas ve zarlardan yapılmış organdır. Yaklaşık 200 ml hacmi vardır ancak 500 ml ye kadar idrarı depolayabilir. Mesane, önde Simfizis pubis, arkada ise erkekte rektum, kadında uterus (rahim) ile komşudur. Mesanenin şekli ters piramide benzer alt kısımdan Ostium (delik) Üretra İnternum (üretranın iç deliği) yer alır.

4.       ÜRETRA: İdrarın mesaneden alınıp dışarı atıldığı yoldur. Erkek ve kadında uzunluğu farklıdır.

 

Erkek Üretrası: Yaklaşık 20 cm uzunluğundadır. Mesane boynundaki Osteum Üretra internum ile başlar penis ucundaki osteum üretra eksternum ile sonlanır. Erkek üretrasının ilk bölümünün çevresinde prostat bezi bulunur. Bu bez artan yaşa bağlı olarak büyüyebilir ve idrar yapımını zorlaştırır.

Kadın Üretrası: yaklaşık 4 cm uzunluğundadır. Osteum üretra internum ile başlar vestibulum vaginadaki osteum üretra eksternum ile son bulur.

 

Üretrada her iki cinste  de iki sfinkter mekanizması bulunur. Mesane boynunda bulunan iç sfinkter otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir, istem dışı çalışır. Alt kısımda bulunan dış sfinkter ise çizgili kas yapısındadır.  İstemli çalışır.

 clip_image006clip_image008clip_image010clip_image012clip_image014clip_image015clip_image017clip_image019clip_image021

 

 

 

 

 

 

DOLAŞIM SİSTEMİ

İnsan vücudunun en küçük birimi olan hücrelere oksijen ve besin maddelerini taşımak, hücrelerdeki metabolizma atıklarını böbreklere, Karbondioksiti akciğerlere ve hormonları kan aracılığı ile hedef hücrelere taşımak, dolaşım sistemi aracılığıyla gerçekleşir. Sistemi kalp ve damarlar oluşturur.

1)      Kalp: Dolaşım sisteminin merkezi olan kalp içi boşluklu, müsküler yapıda bir organ olup emme basma tulumba gibi çalışarak damarlardaki kanın hareketini sağlar. Kalp göğüs boşluğunun içinde, her iki akciğerin arasında bulunur. Kalp kitlesinin 2/3 ü orta hattın solunda, 1/3 ü ise orta hattın sağında bulunur. Tepesi aşağıda, tabanı yukarıda hafif basılmış bir koni şeklinde olan kalp oblik olarak durur. Kalbin tabanına Basis tepesine ise Apex ismi verilir.

clip_image023 clip_image025

Kalp Boşlukları: İçi boşluklu bir organ olan kalp bazı bölmelerle 4 odacığa ayrılmıştır. Üst iki odacığa Atrium (kulakçık), alt iki odacığa ise Ventrikül (karıncık) ismi verilir. Sağ atriyum ile sağ ventrikül arasında bir delik aracılığı ile bağlantılı olup ikisine birden sağ kalp, sol atrium ve sol ventrikül ise gene bir delikle bağlantılı olup, ikisine birden sol kalp denir. Sağ delikte Triküspit kapak, Sol delikte ise mitral kapak bulunur.

                                            I.            Sağ Kalp: Venöz kanın (O2 den fakir kan) toplandığı ve akciğerlere pompalandığı bölüm olup, sağ atriyum ve sağ ventrikül olmak üzere 2 boşluğu vardır. Tüm vücuttan gelen venöz kan Vena Cava Süperiör ve Vena Cava İnferiör ile sağ atriyuma boşaltılır. Sağ atriyumdaki kan Triküspit kapağın açılmasıyla sağ ventriküle geçer buradan da Pulmoner Arter ile akciğerlere gönderilir.

                                          II.            Sol Kalp:  O2’den temiz kanın toplandığı ve tüm vücuda pompalandığı kalp bölümüdür. Sol atriyum ve sol vnetrikül olmak üzere 2 boşluğu bulunur. Akciğerlerden gelen kan Vena Pumonalis  ile sol atriyuma getirilir. Mitral kapağın açılmasıyla sol ventriküle geçen kan Aort ile tüm vücuda pompalanır.

Kalbin Tabakaları: Kalp Endocardium, Myocardium, Pericardium  olarak 3 tabakadan oluşmuştur.

Endocardium, kalbin en iç tabakası olup kalp odacıklarının iç yüzeyini döşeyen, kalp kapakçıklarını örten düz ve parlak epitelyum dokusudur.

Myocardium, kalbin orta tabakası olup kaslardan oluşmuştur. İstem dışı çalışır, atriyumların kas tabakası 2 ventriküllerin kas tabakası 3 katmandan oluşmuştur.

Pericardium,  kalbin en dış tabakası olup kalbi ve kalbe girip çıkan damarların içine alan bir tabakadır iki tabakadan oluşan Pericardiumun içteki yaprağına Seröz (İçte), dıştaki yaprağına ise Fibröz (Dışta) ismi verilir. Dış yaprak olan fibröz kalp için güçlü bir zar oluşturur ve kalbin göğüste asılı kalmasını sağlar.

2)      DAMARLAR:  Arter, Ven, kapiller olmak üzere3 tip kan damarı vardır. Bu damar tipleri yapıları ve işlevleri bakımından farklılıklar gösterirler. Arterler kanı Ventrikülden alır vücuttaki organlara gönderirler, genel dolaşımda bulunan arterler oksijenden zengin kan taşırlar, sadece Pulmoner Arter venöz kan taşır. Arterin en küçük parçasına Arteriol denir.

Venler ise vücuttaki tüm organlarda bulunan kanı kalbe getirirler. Genel dolaşımdaki bütün venler venöz kan taşırken sadece Pulmoner venler oksijenden zengin kan taşır. Kapiller ise çok ince yapıdaki damarlar olup kılcal damar ismin alırlar, dokular arasıa girerek kanın taşınmasını sağlarlar.

                                            I.            Kalpten Çıkan Damarlar (Arterler): Kalpten çıkan damarlar, arter isminialır. Pulmoner arter hariç hepsi oksijenden zengin kan taşırlar. En büyük atardamar Aort olup, sol ventriküldeki oksijenize kanı vücuda dağıtır. Pulmoner arter ise sağ ventriküldeki venöz kanı akciğerlere gönderir.

                                          II.            Kalbe Gelen Damarlar (Toplardamarlar):  Vena pulmonalis, akciğerdeki kanı sol atriuma taşırlar. Sol atriumun her iki yanında 2’şer olmak üzere toplam 4 tanedirler. Vena Cava Süperiör diyaframın üstünde olan venöz kanı sağ atriyuma ulaştırırken, Vena Cava İnferiör ise diyaframın altında kalan venöz kanı sağ atriyuma getirir.

                                        III.            Koroner Arterler:  Kalbin kendi dokusunu besleyen damarlardır. Kalp, kanla dolu bir organ olmasına rağmen kendi bütün hücrelerine kan taşıyacak damarlara ihtiyacı vardır. Koroner arterler Aortun başlangıç kısmından başlarlar. Sağa ayrılan dalına Arteria Coronia Dextra (sağ koroner arter), Sola ayrılan dalına ise Arteria Coronia Sinistra (sol koroner arter) ismi verilir.

clip_image026

clip_image028clip_image030

 

PULMONER DOLAŞIM

Kalp akciğerler arasındaki bağlantıdır. Venöz kan kalbe geldiğinde ilk önce sağ atriyuma getirilir. Triküspit kapağın açılmasıyla kan sağ ventriküle geçer, buradan da pulmoner arter ile akciğerlere pompalanır. Akciğerlerde oksijenize edilmiş kan pulmoner venler ile sol atriyuma getirilir.

SİSTEMİK DOLAŞIM

 

Akciğerlerde temizlenen kanın sol atriyuma getirilmesi ile başlar Mitral kapağın açılmasıyla kan sol ventriküle geçer, buradan da Aort ile tüm vücut organlarına pompalanır. Organlardaki venöz kan ise Vena Cava süperiör ve Vena Cava İnferiör ile kalbin sağ atriyum bölümüne getirilir.

 

clip_image032

 

clip_image034

KALP KASI

 

Kalp kası çizgili kas yapısındadır. Ancak istemsiz çalışır. Kalp kendi kendisini uyarı doğruabilen ve bunu tüm kalp hücrelerine yayabilen özel bir ileti sistemine sahiptir.

Kalp herhangi bir sinirsel bağlantısı olamdan uyarı doğurabilir. Kalp kası otonom sinir sitemi etkisi altındadır. Ancak bu etki kalpteki uyarıları başlatma değl kontrol etme niteliğindedir.

 

KALP DÖNEMİ

 

Bir kalp atımı başlangıcından diğer bir kalp atımı başlangıcına kadar olan süreyi kapsar. Sistol (kasılma) ve Diyastol (gevşeme) evrelerinden oluşur. Bir kalp dönemi 0,8 saniye olup 0,3 saniyesi sistol, 0,5 saniyesi diyastol evresinde geçer.

Toplardamarların taşıdığı venöz kan sağ atriyuma ve pulmoner venlerin taşıdığı oksijenize kanın sol atriyuma taşınmasıyla kalp dönemi başlar. Atriyumlar kan ile dolunca kasılırlar (atriyum sistolü), atriyumdaki kan basıncı artar, kapaklar açılır ve kan atriyumlardan ventriküllere geçer. Kan geçişi tamamlandıktan sonra kapaklar kapanır. Böylelikle kanın tekrar  atriyumlara dönmesi engellenir. Ventriküllerin kasılmasıyla ventriküllerdeki kan arterlere pompalanarak kalpten dışarı gönderilir.

Kalp Atım Sayısı:  Kalbin sol ventrikülünün kasılmasıyla kanın arterlere itilmesi sonucu arterlerin genişlemesine ve kasılmasına neden olan ritmik atımdır. (nabız) nabız vücut yüzeylerine yakın olan arterlerden kolaylıkla hissedilebilir.

Kan Basıncı: Kanın damar çeperine yaptığı basınç olarak tanımlanır. Kan basıncının sistolik ve diyastolik olmak üzere 2 çeşidi vardır. Sistolik basınç, kanın kalbin sol ventrikülünden Aorta geçerken arter duvarında meydana gelen en yüksek basınçtır. Diyastolik basınç ise sol ventrikül gevşeme halinde iken arter duvarındaki sabit olan en düşük basıçtır.

Hiç yorum yok: