*********************************24 eylül 2013 Salı**************************
Canlıları ortak özelliklerine bakarak belirli gruplar altında toplamaya sınıflandırma denir.
Canlılar ve cansızlar arasındaki farklar:
- Canlılar beslenirler
- Üreme
- Boşaltım
- Solunum
- Hareket (aktif ve pasif)
- Hücresel yapıya sahip olmaları
- Metabolizmaya sahip olmaları
- Uyarılara tepki verme
- Biyosentez olayları
- Büyüme ve gelişme,
Metabolizma:Canlılarda gerçekleşen kimyasal olayların tümüne Metabolizma denir. Metabolizma Anabolizma (yapım) ve Katabolizma (yıkım) olarak iki kısımda incelenir.
Anabolizma enerji kullanarak basit maddeleri daha kompleks hale getirme, besin oluşturma, enerji depolama ile büyüme ve gelişme olaylarını açıklarken, Katabolizma bunların tersi olaylar için kullanılır.
CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI
Canlılarla ilgili bilgiler ve bilinen canlı türlerinin sayısı arttıkça canlıların gruplandırılması ve sınıflandırılması zorunluluğu doğmuştur. Sınıflandırmayla ilgili ilk çalışmalar M.Ö. 4 cü yüzyılda Aristo tarafından başlatılmış olsada canlıların sınıflandırılması ile en önemli çalışmalar Carl Van Linne (1707-1778) tarafından yapılmıştır.
Sınıflandırmada kullanılan yöntemler;
- Paleontolojik kalıntılardan (fosillerden)
- Evrim basamaklarından
- Embriyolojik gelişim evrelerinden
- Protein benzerlikleri
- Homolog organlarından yararlanılır
Linnenin en büyük buluşu BİNOMİNAL NUMERCLATURE
DrasophilaMelanogaster
Cins İsmi – Tür ismi Meyve sineği – Sirke Sineği (Drosophilidea)
Apis Mellifena L. 1758
Linne Binominal Numerclature (ikili isimlendirme) olarak isimlendirilen sistemi ortaya koymuş ve bu sistemde ilk ismi Cins ikinci ismi ise Tür ismi olduğunu belirtmiştir. Canlıların sınıflandırılması Toksanari veya Sistematik olarak adlandırılır. Sınıflandırmada 7 ana kategori vardır.
1- Regnum = Alem
2- Phylum = Şube
3- Clasis = Sınıf
4- Orda = Takım
5- Familia = Aile
6- Genus = Cins
7- Species = Tür
“Sub” alt kategori anlamına gelmektedir. “Supper” üst kategori anlamındadır.
Örnek; Biz insanlar
Regnum = Animalia (Hayvanlar)
Phylum = Chardata (Omurgalılar)
Clasis = Mammalia (Memeliler)
Orda = Primotes (Primatlar – Maymunlar)
Familia = Homonidae (İnsan ve İnsansılar)
Genus = Homo
Species = Homo Sopiens (insan)
TÜR: Ortak bir atadan gelen fizyolojik, morfolojik, anotomik benzerlik gösteren eembiriyotik gelişim evreleri benzer, protein benzerlikleri diğer canlılara göre daha fazla olan ve çiftleştiklerinde verimli (kısır olmayan) oğul döller verebilen en küçük sitematik kategoriye Tür denir.
Canlılarr öncelikle 2 alem etrafında toplanmıştır.
1- Hayvanlar alemi,
2- Bitkiler alemi,
Daha sonra bazı ilkel canlıların hem hayvan hemde bitkiler aleminde incelenmesi yada bazı bakterilerin bitkiler aleminde olduğunun söylenmesi gibi karışıklardan dolayı monera ve protista diye 2 yeni alem ilave edilmiştir. Son yıllarda bunlara ilaveten Fungi (mantarlar) diye yeni bir alem eklenerek bu sayı 5 aleme çıkartılmıştır.
Domain = Üst alem
Monera Alemi
- Virüsler
- Bakteriler
- Mavi-yeşil algler
Protista Alemi
- Protozoa
- Sililer
- Kamçılılar
- Koklar
Hayvanlar Alemi
Bitkiler Alemi
Fungiler
Virüsler: Çoğu bilim adamlarınca canlı olarak kabul edilmeyen kristal oluşturabilen canlı grubudur. Canlılık özellikleri ancak canlı bir vücut içerisine girdiğinde gösterirler. Genellikle bakteriler ile birlikte mikroorganizma olarak adlandırılırlar. Virüslerle ilgili Pasteur ve Kockh ortaya koymuştur.
Özellikleri;
- Kalıtım maddesi olarak DNA ve RNA bulundururlar
- Sık sık mutasyona uğrarlar
- Sitoplazmaları ve ribozomları yoktur.
- Enerji üretemezler
- Hücre dışında kristalize olurlar
- Canlı hücre içinde çoğalırlar
Proteinden oluşma bir kılıfları kuyruk bölgesinde konak hücrenin zarını parçalayıcı enzimleri vardır.
DNA virüsleri Adenovirüs, RNA virüsleri Retrovirüs hayvan bitki ve bakteri virüsleri ise Bakteriofaj olarak adlandırılır.
Antibiyotiklerden etkilenmiyorlar (enzim sistemleri olmadığı için) Bitkisel virüslerin kalıtım maddeleri RNA hayvan virüslerinin kalıtım maddesi DNA dır.
HÜCRE YAPILARINA GÖRE,
| 1- Prokaryotik Hücre - Hücre zarı gelişmemiş - Çekirdek ve organel zarı olmayan - İçinde ribozom organeli bulunduran hücreler. | 2- Ökaryotik Hücre - Hücre zarı gelişmiş - Çekirdek ve organel zarı bulunduran hücrelerdir. |
Bakteriler: Bakteriler plazma membranlarında adına Mesosom denilen içe doğru katlanmalarvardır. Bunlar hücre bölünmesinde görev alırlar. Bakteriler hücrenin sitoplazmalarında çekirdek DNA sından başka küçük ve halkasal olan DNA molekülü daha vardır. Bu DNA molekülüne Plazmid denir.
Üremeleri Eşeyli ve Eşeysiz üreme olarak yaparlar.
Eşeyli üreme konjugasyon eşeysiz üreme ise bölünerek yapılır. Bakteriler temelde
- Basillüs
- Kokkus
- Spiroket ,
Olarak 3 farklı şekildedir. Bunlarla birlikte nokta şeklinde (virbrio) ve iplik şeklinde (filament) olanları da vardır. Bakteriler hücre duvarı ile çevrilidirler. Bu hücre duvarı; “Peptiglikogan” lardan meydana gelir.
Bakteri hücre duvarlarında Gram denilen menekşe renkli kristal violet boya ile boyanıp boyanmamalarına göre Gram (+) ve Gram (-) olarak 2 gruba ayrılırlar. Bazı bakteriler olumsuz ortam koşullarında hücre çeperlerini dışına daha kalın bir çeper salgılarlar. Bu yapıya endospor denir. Şartlar kendileri için olumlu hale gelene kadar bu yapının içinde kalırlar. Bakterilerde mitoz ve mayoz bölünme görülmez. Füzyon denilen iki yeni hücrenin oluştuğu özel tip hücre bölünmesi gerçekleştirirler.
Protista Alemi: protista alemi 3 büyük gruba ayrılırlar.
1- Protozoa (hayvan benzeri)
2- Cıvık Mantarlar (küf mantarları) mantara benzerler.
3- Algler (bitki benzerleri)
En bilinen protozoa örnekleri Flagellatlar
- Flagetlar
- Amipler (ameboid hareket)
- Sporozoalar
- Siliatlardır
- Pseudopodlar (yalancı ayaklılar)
Spor oluşturan Sporozoolar en iyi örnek Plasmodium Malaria
Siliatlar ise silia adı verilen yüzme organları ile hareket eder.
Cıvık Mantarlar: Eskiden fungi aleminde giren fakat gerçek fungilerden farklı olarak harekete ve sentriollere sahip olması ile farklılık gösteren bir gruptur.
Algler: Alglerin çoğu klorofilleri sayesinde fotosentez gerçekleştirirler. Ve selüloz hücre duvarına sahip oldukları için bitkiler benzeri protisler olarak kabul edilirler.
Fitoplanktan denilen organizmaların büyük bir bölümünü oluştururlar.
Fungi Alemi: Mantarların dahil edildiği yaklaşıok 100 bin kadar türe sahip çoğunlukla çok hücreli organizmaların bulunduğu bir alemdir. Bu organizmaların hücreleri HİF (Hypha) adı verilen dallanmış ipliler halindedir. Hifler bir araya gelerek Miselyum denilen mantar vücudunu oluştururlar. Tüm mantar türleri heterotrotif dir. Küf, pas, maya ve şapkalı mantarlar olarak gruplandırılırlar.
1- Zygomycota
2- Ascomycota
3- Basimycota 2 ve 3 gruba liken ismi verilir. (ortak synbiyotik yaşamalarıyla ortaya çıkan bitki grubu)
4- Deuteromycota
Bitkiler Alemi: Bitkiler alemi çiçekli ve çiçeksiz bitkiler olarak 2 ayrı gruba ayrılır. Bitkiler alemine dahil edilen organizmaların en önemli karakteristikleri;
1- Hücreleri selüloz bir çepere sahiptirler
2- Hareketsizdirler
3- Meristem deki gibi devamlı büyüyebilir özelliklere sahip dokuları vardır.
Tohum şekillerine göre Tohumlu ve Tohumsuz bitkiler olmak üzere 2 gruba ayrılabilirler.
Tohumlu bitkiler ise;
Gynosperm (açık tohumlular)
Angiosperm (kapalı tohumlular) olmak üzere 2 ye ayrılır.
Hayvanlar Alemi: En gelişmiş ve tür bakımından en büyük alemdir.
Hayvanların Sınıflandırılması:
Hayvanlar alemi Omurgalı ve Omurgasız hayvanlar olmak üzere 2 ana grupta toplanırlar.
Şubeler;
Porifera –Süngerler Şubesi:hepsi sularda yaşayan Aquatik canlılardır.
Cnidaria Şubesi: (ilk hayvan grubu) Doku ve sistemlerin oluştuğu hayvan grubudur, kas ve sinir hücreleri vardır.
- Hidro - Deniz anası – Mercan türleri bu gruba aittir.
Plotyhelmintes: Yassı solucanlar olarak adlandırılırlar serbest yaşayanların yanı sıra parazitik yaşayanlarda vardır. Tenyalar bu gurba aittir.
Nematoda (kıl Kurtları): ince uzun ip gibi vücut yapılarından dolayı kıl kurtları olarak bilinirler. İnsanlara zarar veren birçok nematod türü vardır. Trichinella Spiralis türü domuz etinin yenmesiyle vücuda geçen zararlı bir türdür.
Mallusca (Yumuşakçalar): 110 bin kadar türü olup çoğu aquatik canlılardır. En bilinen örnekleri Ahtapod, Mürekkep balıklarıdır. Kalkerli bir dış iskeletleri bulunup bu iskelete manto adı verilir.
Annelida (segmentli kurtlar-halkalı kurtlar): en bilinen türleri solucanlar ve sülüklerdir.
Arthropoda (eklem bacaklılar): tür bakımından en zengin şubedir. Vücutları ve ekstremite denilen bacak ve diğer uzantıları eklemlidir. Vücutlarının dışı Kutikula denen kitinden yapılmış dış iskelet ile örtülüdür. Boşaltım organları Malpighi tüpleridir. Kabuklular hariç trakea solunumu yaparlar.
Echinodermota (derisi dikenliler): en bilinen örnekleri deniz yıldızları, deniz kestaneleri ve deniz laleleridir.
Chordata (sırt iplikliler): Embrio devrinde bile olsa Natokord denen yapıya sahiptirler 3 önemli alt şubeye ayrılırlar.
1- Urochordata ( kuyruğu kordalılar)
2- Cephalochortata ( Kafası kordatalılar)
3- Vertebrata (vertebralılar) omurgalılar.
vertebratalar 2 üst sınıfa ayrılırlar.
a. Agnotha (çenesizler)
b. Gnothastomota (çeneliler)
Üst sınıfı 6 önemli sınıfa ayrılır;
1) Chondrithytes (kıkırdaklı balıklar)
2) Osteichthes (kemikli balıklar)
3) Amphibilia (kurbağalar) kara ve suda hareket ederler
4) Reptilia (sürüngenler)
5) Aves (kuşlar)
6) Mammalia (memeliler)
*********************************01 EKİM2013 Salı**************************
Hücreden organizmaya gidildiğinde,
Hücre àDokuàOrganàSistemàOrganizma
HÜCRE: organizmanın özel yapı ve fonksiyona sahip olan dış ortamdan aldığı maddeleri özümleştiren (asimilasyon) ve bölünüp çoğalabilen (profilasyon) en küçük canlı birimidir.
İnsan, Tek Hücreden àMilyonlarca hücreye ulaşır
Hücre terimi ilk kez 1665 yılında Robert HOOKE tarafından şişe mantarlarındaki boşlukları incelerken kullanılmıştır.
Hücre teorisi ilk defa 1805 yılında Lorenz OKEN tarafından ileri sürülse de Literatürde Theodore SCWAN (1838) & Mathias Jacob SCHLEİDEN hücre teorisi yer almaktadır.
Modern Hücre Teorisinde;
1- Tüm canlı organizmalar bir yada birden fazla hücreden meydana gelmiştir.
2- Tüm canlı organizmalarda temel yapısal ve fonksiyonel birim hücredir.
3- Tüm hücreler mevcut hücrelerin bölünmesiyle çoğalırlar.
4- Kalıtım materyali hücrede bulunur.
Genel Olarak tüm canlılarda Hücreler 2 Tiptir.
1- Ökaryotik Hücre: Genetik materyal sitoplazmadan bir zarla ayrılmış çekirdek içinde bulunur.
2- Prokaryotik Hücre: Genetik materyal sitoplazmada dağınık halde bulunur buna Nükleotid denir.
Vücut büyüklüğü ile hücre arasında herhangi bir bağlantı yoktur. Bir fare karaciğer hücresiyle fil karaciğer hücresi arasında hemen hemen aynı büyüklüktedir. Canlılar aleminde en büyük hücre Devekuşu yumurtası iken insanlarda dişi yumurta hücresidir.
Canlı vücudunda yassı, kübik, prizmatik, iplik veya yıldız gibi birçok hücre şekli vardır.
HÜCRENİN BÖLÜMLERİ
Hücre genel olarak, Hücre Zarı, Sitoplazma ve Çekirdek olarak 3 bölüme ayrılır.
1- HÜCRE ZARI:
7,5 -10 nm Angstron derece
Hücre zarı Singer ve Nichalson adlı 2 bilim adamı tarafından ortaya atılan akıcı (sıvı) – Mozaik zar modeliyle açıklanır. (1972)
Bu modele göre hücre zarı çift katlı fosfolipid tabakası ve bunların içine gömülmüş karbonhidrat ve proteinden oluşmuştur.
Protein yaklaşık % 55, Lipidler % 42, Karbonhidratlar ise % 3 civarındadır.
Zar Canlı, Saydam, Esnek ve seçici geçirgen (Selektif Permabilite) özelliğe sahiptir
Hücre zarının görevleri,
- Hücreyi dağılmaktan korur
- Hücreye şekil verir
- Hücreyi dış etkilerden korur
- Madde alışverişini sağlar
Hücre zarından küçük moleküller büyük moleküllere, yüksüz atomlar, iyonlara göre ve yağda eriyebilenler eriyemeyenlere göre daha kolay geçer.
Hücre zarında madde geçişi genel olarak 2 yolla gerçekleşir.
1- Pasif taşıma 2- Aktif Taşıma
PASİF TAŞIMA; hücre zarından enerji harcamadan madde geçişine denir. Difüzyon, Osmos ve Kolaylaştırılmış Difüzyon olarak3 şekli vardır.
Difüzyon;Moleküllerin yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru hareketlerine Difüzyon denir. Bu olay maddelerin normal kinetik enerjileriyle olur. O₂, Co₂, N ve Alkol difüzyon yoluyla zardan geçer.
Osmos; Kısaca suyun difüzyonudur. Osmosu tamamen durdurmak için gerekli olan basınç miktarına osmotik basınç denir. Bir hücre kendinden daha yoğun bir ortama (hipertonik) konursa hücre büzüşür. Bu olaya Plazmoliz denir. Hücre kendinden daha az yoğun (hipotonik) bir ortama konursa şişer ve bu olaya Deplazmoliz denir. Hücre ile aynı yoğunluktaki ortama ise İzotonik ortam denir. % 0,09 luk NaCl, % 5 lik Dextroz (glikoz) çözeltisi İzotonik çözeltilerdir.
Kolaylaştırılmış Difüzyon; Hücre zarı içerisinde bulunan özel taşıyıcı proteinler ile enerji harcamadan çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiş olayına Kolaylaştırılmış Difüzyon denir. Glukoz ve aminoasitlerin birçoğu böyle taşınır.
AKTİF TAŞIMA: Konsantrasyon farkı olmaksızın maddelerin enerji harcayarak taşıyıcı proteinlerlehücre içine veya hücre dışına taşınması olayıdır.
1- Uniport
2- Koport Aktif taşıma 3 şekilde olur.
3- Antiport
1- Uniport: Sadece bir madde veya iyon taşınır /hidrojen9
2- Koport: 2 farklı madde aynı anda ve aynı yönde taşınır. (glukoz, Amino asitler.)
3- Antiport: İki farklı madde aynı anda fakat farklı yönlerde taşınır. (NA,Ca)
Büyük moleküllerin kesecikler yapılarak hücre içerisine alınması olayına Fagositoz daha küçük sıvıya yakın maddeerin hücreye alınması olayına ise Pinositoz denir. Fagositozun en karakteristik örnekleri Amip ve bazı Lökosit tipleridir.
SİTOPLAZMA
Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran canlı sıvıdır. Ne katı nede sıvı olan anlamında Kolloid sistem de denir.
ORGANELLER
1- Endoplazmik Retikulum (ER): Hücre zarı ile çekirdek arasında bulunan iletimle görevli kanal ve borucuklar sistemidir. Tüm sitoplazmanın % 10 nunu kapsarlar. Memeli alyuvarı, yumurta ve embriyolojik hücrelerde bulunmazlar.
Üzerinde Ribozom bulunanlarına Granüllü ER (GER), bulunmayanlarına da Granülsüz (ER) denilir.
GER enzim salgılayan hücrelerde, ER ise yağ sentezleyen hücrelerde çoktur.
ER ayrıca detoksifikasyon (zehirlenme etkilerinin uzaklaştırılması) da görev alır.
2- Mitakondri: Çift zarlıdır. İç zar kıvrımlıdır ve bu kıvrımlara Krista, zarların arasını dolduran sıvıya ise Matrix denir. Sadece eritrositlerde bulunmazlar. Bu yüzden eritrositler enerjisini anaerobik yoldan Glukozdan elde ederler.
Hücrenin enerjisinin üretildiği ve depolandıkları yerlerdir. Elde edilen enerjinin % 95’i Adenozin Tri Fosfat (ATP) dir. Mitakondriler çekirdekten ayrı olarak kendi DNA’larına sahiptirler.
3- Ribozomlar: Protein sentezinin gerçekleştiği organeldir. Bir küçük ve bir büyük olmak üzere iki alt birimden oluşurlar. Alt birim rRNA Ribozomal RNA ve üst birim proteinden oluşur.
Yoğun protein sentezi sırasında yan yana gelerek Poliribozom (Polizom)ları oluştururlar.
4- Golgi Kompleksi: 1898 yılında Camilia GOLGİ tarafından tanımlanmıştır. Kesecikler şeklindeki organeldir. Başlıca görevi enzim, hormon ve glikoproteinlerinpaketlenmesi ve salınmasını gerçekleştirmektir.
5- Sentrozom: Sadece hayvan hücrelerinde bulunur. Tüm hayvan hücrelerinde bulunan bir çift silindir şekilli tübüler yapıdır. Hücre bölünmesi sırasında kromozomların kutuplara doğru olan hareketine yardımcı olurlar. Kirpik, kamçı, sili gibi yapıları oluştururlar.
6- Lizozom: içerisinde sindirim enzimleri bulunduran (asit fosfataz) kesecik şeklindeki organellerdir.
7- Peroksizom: Metabolizma sonucu oluşan ve kanda absorbe edilen birçok toksik maddenin etkisinin giderilmesinde rol oynayan Oksidaz enzimleri ihtiva eden küçük kesecik şeklindeki organellerdir.
******************************08 Ekim 2013 Salı**************************************
PLASTİDLER
Sadece bitki hücrelerinde bulunan renk maddesi içeren organeller olup, genelde 3 tipe ayrılırlar.
1- Kromoplast: Bitkilerde meyve ve çiçeklerin rengini veren plastidlerdir. Örn: Likopin (kırmızı), Ksantolik (sarı) ve Karoten (turuncu9
2- Lökoplast: Renksizdir. Genelde kök, gövde ve tohumda bulunur. Nişasta, yağ ve protein depolarlar.
3- Kloroplast: sadece bitkilerde bulunurlar. Fotosentezin gerçekleştiği organellerdir.
Çift katlı zara sahip olup iç zarı katmanlıdır. Bu katmanlara Grana, içini dolduran sıvıya ise Stroma denir. Ranalar üst üste gelerek Tilokoyit denen yapılar oluştururlar.
Klorofil molekülü Granaların içerisine yerleşmiştir ve bitkiye yeşil rengini verir. Mitakondrilerde olduğu gibi kendilerine ait DNA’ları bulunur. Fotosentez yaparak besin üretir. Bütün bitkilerde bulunmaz. Örn: Kökte
KOFUL: Tek katlı zara sahip, içi sıvı dolu kese şeklindeki organeldir. Hayvan hücrelerinde daha küçük, daha fazla sayıya sahiptirler. Besin, kontraktil ve boşaltım kofulu olmak üzere 3 tip kofula rastlanır.
SİTOPLAZMA İNKLÜZYONLARI
Sitoplazmada bulunan besin veya depo maddeleridir. Glikojen ve yağ damlacıkları gibi hücrenin enerji ihtiyacını sağlayan molekülleri içerirler.
HÜCRE İSKELETİ
Hücreye desteklik ve şekil verirler. Çeşitli hücre hareketlerini meydan getirirler. Hücre iskeletini oluşturan 3 tip lif vardır.
1- Mikrofilamentler : 7 nm çapında sert çubuklardır. Aktin moleküllerinden oluşan mikrofilamentler özellikle iğ ipliklerinin oluşumuna katılarak hücre hareketliliğini ve devamlılığını sağlarlar.
2- Araflamentler: Mikrofilamentlerden daha kalın mikrotübüllerden ise daha ince olup organellerin hücre içerisinde yerlerini sabitlerler.
3- Mikrotübüller: Tübilin adı verilen proteinlerden meydana gelen mikrotübüller özellikle hücre dışı yapıların (kamçı,sili gibi) oluşumunu sağlarlar. Bir diğer görevi isehücre bölünmesinde sitokinezin gerçekleşmesini sağlarlar.
NÜKLEUS
Hücrenin metabolik ve çoğalma aktivitelerinin koordine edildiği kalıtsal maddenin organizasyonunun yapıldığı beyin kısmıdır. 1831 de Robert BROWN tarafından tanımlanmıştır. Hücre çekirdeği içerisinde Transkripsiyon (DNA’nın RNA’ ya dönüşümü) ve Translasyon (RNA dan Protein sentezinin yapılacağı Ribozoma taşınma) gibi iki önemli olay gerçekleşir.
Yapısal olarak Nukleus 4 kısımda incelenir.
1- Çekidek zarı (Karyolemma)
2- Çekidek Sıvısı (Nükleoplazma)
3- Çekirdekiçik (nükleus)
4- Kromatin
1- Çekirdek Zarı (Karyolemma): Çift katlı bir zar olup dıştaki zara Ekzin, içteki zara ise İntin denir. Üzerlerinde Por denen ve hücre zarındakilerden dah büyük olan deliklere sahiptirler.
2- Çekirdek Sıvısı (Nükleoplazma): İçöerisinde ATP, Ribozom, Protein ve çeşitli enzimler barındıran çekirdeğin sıvı kısmıdır.
3- Nükleus: Bazı hücrelerde sayısı birden fazla olabilen nükleuslar Ribozomların (özellikle rRNA) oluşumunda etkin bir role sahiptirler. Etraflarında zar yoktur.
4- Kromatin İplik: Yunancada Chroma (renkli) ve Soma (yapı) = Renkli Yapı kelimelerinin birleşmesiyle ismi oluşturulmuştur. Kromatin DNA ve Proteinden oluşmuş ince, uzun, dağınık iplikler şeklinde yapılar olup daha sonra kısalıp kalınlaşarak Kromozomları oluştururlar.
Ökromatin ve Heterokromatin olmak üzere 2 tip kromatin mevcuttur. Ökromatin de DNA daha az yoğun olup daha çok fonksiyonel genleri ihtiva eder.
DNA molekülü kıvrılarak Histon denen proteinlerle kromotin denen yapıları oluştururlar. Bu yapı hücre bölünmesi sırasında daha çok paketlenerek kısalıp kalınlaşırlar ve Kromatid denen yapıya dönüşürler.her bir kromatid kendini eşleyerek kardeş kromatidleri ve böylece kromozonları oluştururlar.
DNA (deoksiribonükleikasit)
RNA (Ribonükleikasit)
Çok sayıda gen son uçlarından birbirine eklenerek uzun zincirsel yapılar oluştururlar. Bu zincir yapısı DNA ‘da çift zincirli, RNA’da ise tek zincirlidir.
DNA’da 3 temel bileşen vardır.
1- Fosforik asit
2- 5 Karbonlu şeker (5C)
3- Azotlu organik bazlar. Dan oluşur
Ø Pürin (A-G) Adenin, Guanin
Ø Pirimidin (S-T-U) Sitozin, Timin, Urasil)
Azotlu organik bazlar Purinler ve Pirimidinler olarak iki tiptir.
Nükleik asit oluşumunda ilk basamak Nükleositler dir. Bir azotlu baza 5C şeker bağlandığında Nükleositler oluşur. Buna Fosfat Grubu eklendiğinde Nükleotidler meydana gelir.
| Pürin karşısında muhakkak bir Primidin vardır | DNA çift sarmalında Adenin, Timin ile 2 hidrojen bağı yaparken, Guanin, Sitozinle 3 hidrojen bağı yaparak eşleşir. DNA’nın sarmal yapısı (1953) yılında Watson ve Crick tarafından bulunmuştur. (B Modeli)
Ø B Modeli (en çok hücrelerde B modeli bulunur) Ø Z Modeli |
RNA: Ribonükleik asit, DNA genetik bilgiyi depolasa da bu bilginin ifadesi RNA tarafından yapılır.
bu bölmeyi alıp RNA ya taşır (Transkrisiyon)
RNA 3 tipe ayrılır
1- mRNA (Messenger): % 5 ini kapsar
2- tRNA (taşıyıcı) % 15 kapsar
3- rRNA (Ribozomal) % 80 kapsar
mRNA: DNA dan aldığı bilgiyi kalıp halinde taşıyan RNA dır.
tRNA: Protein sentezinin gerçekleştiği yerde mRNA daki genetik koda (kalıp DNA) uygun polipeptid zincirinde yer alan aminoasitleri taşır.
rRNA: Proteinlerle birlikte Ribozomları oluşturuan RNA tipidir.
Heterojen Nükleer RNA (hnRNA): DNA kalıbı çıkarıldığında mRNA oluşturmadan önce kalıp görevi yapmak için çekirdekten sitoplazmaya yollanan RNA dır.
Sn RNA (Small Nükleer RNA): Doğrudan protein yapımına katılmayan RNA nın modifikasyonu ve gen düzenlenmesi gibi olaylarda rol oynayan RNA tipidir.
DNA ve RNA Arasındaki Farklar?
KROMOZONLAR
Çekirdekte bulunan ve genetik özellikleri nesilden nesile aktarılmasını sağlayan yapılara kromozom denir. Bölünme halinde olan her kromozomda 2’şer kromatid bulunur. Kromatidler de Kromonema adı verilen kromatin ipliklerden oluşmuştur. Kromatidleri oluşturan DNA iplikleri üzerinde Kromomer denilen Histon proteinleri ve kromatinlerin oluşturduğu yuvarlak tanecikler bulunur. Ktomozonların Lokus denilen bölgelerinde bulunan DNA parçalarına gen denir.
Sentromerin bulunduğu yere göre Kromozon Tipleri
1- Metasentrik
2- SubMetasentrik
3- Telosentrik
4- Akrosentrik
Bir hücrede bulunan kromozomların şekil, büyüklük ve sentromerinin durumu göz önüne alınaraki olayına Karyotip analizi denir.
Mitozun, Metafaz safhasın Karyotip analiz için en saymaya müsait olduğu zamandır.
*****************************22.10.2013 Salı****************************************
HÜCRE BÖLÜNMELERİ
Hücre Döngüsü (Devri) 3 aşamada gerçekleşir.
1- İnterfaz (büyüdüğü ve bölünmeye hazırlandığı evre)
2- Mitoz (çekirdek ve genetik materyalin bölünüp ayrıldığı evre)
3- Sitokinez (sitoplazlazmanın ikiye bölünmesidir.) Mirotubuller aracılığıyla)
Hücre döngüsünde G , S, G2 ve M fazları vardır.
Mitoz Bölünme
Mitoz bölünmedeki amaç Ana hücredeki kalıtım materyalinin eşit şekilde (nitelik ve nicelik olarak değişmeden) yavru hücrelere aktarılmasıdır.
Mitoz bölünme, büyüme, rejenerasyon vegelişmeyi sağlar, eşeysiz çoğalan hücrelerde aynı zamanda üremeyi sağlar.
Mitoz Bölünmenin Özellikleri: (ek bilgi olarak)
(en çok vücut – somataform hücrelerinde görülür)
•Mitoz sonucunda bir hücreden iki yeni hücre oluşur.
•Mitoz sonucu oluşan hücrelerin DNA yapısı değişmez.
•Mitoz sonucu oluşan hücrelerin kromozom sayısı değişmez.
•Mitoz bölünme yaralı bölgelerin iyileşmesi, yeni hücre oluşturulması yani büyüme olaylarında kullanılır.
•Tek hücreli canlılar mitozla üreyebilirler. (Bölünerek Üreme)
•Belirli bir olgunluğa ulaşan hücre bölünür.
•Vücut hücreleri mitoz geçirebilir.
•Mitoz sonucu oluşan hücrelerin büyüklükleri farklı olabilir.
Mitoz Bölünmenin Özellikleri:
- Kromozom sayısı sabit kalır.
- DNA mutasyon geçirmez
Karion à Çekirdek Eukaryot à Gerçek çekirdekli Prokaryot à ilkel çekirdekli
Mitoz iki aşamada gerçekleşir, Çekirdek bölünmesi (Karyokinez) ve Sitoplazma bölünmesi (sitokinez)
Bazı canlı gruplarında Endomitoz: sitoplazmanın ard arda çekirdek bölünmelerinin gerçekleştiği durumdur.
Endomitoz (ard arda çekirdek bölünmeleri)
ÇEKİRDEK BÖLÜNMESi
(4 evrede gerçekleşir)
A) Profaz
B) Metafaz
C) Anafaz
D) Telofaz
PROFAZ:
- İnce uzun kromatitli iplikler şeklinde görünen kromozomlar, yavaş yavaş kalınlaşmaya başlar.
- Eşlenmiş sentrioller birbirinden ayrılarak iğ ipliklerini oluştururlar.
- Çekirdek zarı ve çekirdekçik eriyerek kaybolur.
-ER kaybolur.
- Profazın sonuna doğru kromatitli durumdaki kromozomlar iğ ipliklerine tutunurlar.
***** İğ iplikleri- Kromatidler oluştururlar en uzun evredir.
METAFAZ:
- Kromozomların en iyi incelendiği evredir.
- Kromozomlar hücrenin ekvator düzlemine tek sıra halinde dizilir.
- Kromozom sayısının ve yapısının çok iyi incelendiği evredir.
- Sentromerlerin bölünmesiyle kardeş lromatidlerin birbirinden ayrılmaya başladığı evredir.
ANAFAZ:
- Kardeş kromatidler sentromerlerinden biribirlerinden ayrılırlar ve iğ iplikleri üzerinde karşılıklı kutuplara çekilirler.
- Kromatidler kutuplara ulaştığı zaman anafaz sona erer.
- Her kromatid birer kromozom olur.
TELOFAZ:
- Kromozomlar kutuplara iyice çekilerek interfazdaki durumlarını alırlar.
- Kromatidler (yavru kromozomlar)
SİTOKİNEZ:
- Sitoplazma bölünmesidir. Telefozın sonuna doğru
Sitoplazmanın boğumlanarak 2 ye bölünmesi ile iki yavru
hücrenin oluşmasıdır.
MAYOZ BÖLÜNME
Üreme hücrelerinde görülen ve her bir canlıda nesiller boyunca kromozom sayısının aynı kalmasını sağlayan hücre bölünmesi tipidir.
Mayoz bölünme Mayoz 1 ve Mayoz 2 olarak üzere birbirini takip eden 2 bölünme serisi ile gerçekleşir. Bunlarda Mayoz 1 serisinde kromozom sayısı yarıya indiği için Redüksiyon bölünmesi olarak da adlandırılır. Mayoz 2 ise normal Mitoz bölünme şeklinde gerçekleşir.
Mayoz 1 (Redüksiyon Bölünmesi):
Mayoz 1 4 aşamadan meydana gelir.
· Profaz 1 (mitoz profazı gibidir.)
· Metafaz 1
· Anafaz 1
· Telofaz 1
Profaz 1: Mitozun profazından en önemli farkalrından biri Sinapsis yapmış homolog kromozom çiftleridir. Homolog kromozomların sinapsis yapmış yan yana görülen şekline Bivalent denir
Sinapsisten dolayı 4 kromatidli olarak görülen kromozomal yapıya
Tetrad denir. Bu tedradlar arasında Crossin over (crosover)
denen parça değişimleri gerçekleşir.
Tetrad yapıda crosover’in gerçekleştiği tetradların birbirine değdiği X
İşareti şeklindeki noktalara Kiyazma (Kiazma) denir.
Profaz 1; 5 aşamada gerçekleşir.
1- Leptofen
2- Zigoten
3- Papiten
4- Diploten
5- Diakinez
(Leblebici Ziya Paketin Dibini Deldi)
Homolog kromozom:
Biri anneden diğeri babadan gelen ve benzer özellikteki genleri
Taşıyan kromozmlara denir.
Krossin Over (crosover):
Homolog kromozomların kardeş olmayan
Kromatidleri arasındaki parça değişimidir.
Leptofen àKromozomlar belirgin hale gelir
Zigoten àSinapsis ve bivalent görünümü
Pakiten à Kromozomlar kızlaır kalınlaşır Tetrad görünümünü alır.
Diploten à Crossover meydana gelir
Diakinez à iğ ipliklerine bağlanan Homolog kromozomlar birbirinden
ayrılırlar.
Metafaz 1: Homolog kromozomlar hücrenin ekvator düzemlinde
çift sıra halinde dizilir.
Anafaz 1:Homolog kromozom çiftleri ayrılarak zıt kutuplara doğru çekilirler. Bu sayede 2n ‘li kromozomlar (diploid) n’li (haploid) forma dönüşürler. Telofaz 1:Telofaz 1 de Profaz 1 de gerçekleşen olayların geri dönüşü olur çekirdek zarı ve çekirdekçik oluşur iğ iplikleri oluşur. ER geri gelir. Kromozomlar Kromatik iplik halini alır. Sitoplazmanın boğumlanmasıyla da haploid sayıda kromozoma sahip iki yavru hücre oluşur. Mayoz 2 (Mitoz bölünmenin aynısıdır.)
MİTOZ VE MAYOZ BÖLÜNME ARASINDAKİ FARKLAR
| MİTOZ | MAYOZ |
| · Çok Hücreli Canlıların vücut hücrelerinin çoğalmasını sağlar. · Gelişme sırasında vücudun bütün doku ve organlarında görülür. · Bölünmeyle oluşan hücreler, canlının gelişmesini sağlar. · Mitozda amaç büyüme, gelişme, rejenerasyondur. · Mitozda oluşan hücreler uzun ömürlüdür. · Mitozda 2 yavru hücre oluşur. · Kromozomal yapıda herhangi bir değişiklik olmaz. · Mitoz 1 bölünmeden · Oluşan hücrelerin kromozom sayıları ana hücreyle aynıudır. (diploid, 2n) · Mitoz Zigot oluşumu ile başlar, canlı hayatı boyunca devam eder. · Mitozda kutuplara çekilenler kromatidlerdir.
| · Çok hücreli canlılarda üreme hücrelerinin oluşmasını sağlar · Hayvanlarda erkeklerin testislerinde, umurtalıklarda ve bitkilerdeki üreme organlarında oluşur. · Bölünmeyle oluşan hücreler üremeyi sağlar. · Üremeyi sağlamaktır.
· Mayozdakiler kısa ömürlüdür. · 2 mayoz sonucu 4 hücre oluşur. · Crossing over sayesinde kromozomal yapısında değişiklikler olur. · Mayoz, arka arkaya 2 bölünmeden ibarettir. · Kromozom sayısı yarıya iner. (haploid, n)
· Mayoz ergenlik dönemi ile başlar ilerlen dönemlerde dururu yada azalır. · Mayozda kutuplara çekilenler homolog kromozom çiftleridir.
|
Şekil 1 mitoz bölünme evreleri
Şekil 2 mayoz bölünme evreleri.
Döllenmiş yumurtadan itibaren canlıların ölünceye kadar geçirdiği tüm evreye OTOGENESİS denir.
Döllenmiş yumurtanın gelişimi ve yavrunun yumurtadan çıkışı yada doğuma kadar olan evreye embriyogenesis denir.
Otogenesi 4 ana evrede incelenir.
1- Embriyonun gelişme evresi.
a. Gamatogenez
b. Döllenme
c. Segmentasyon
d. Gastreslasyon
e. Organogenez
2- Gençlik evresi
3- Ergin evresi
4- Yaşlılık evresi
Gametogenesis: üreme hücrelerinin (gamet, eşey) oluşması olayınagametogenesis denir.
Testislerde erkek üreme hücrelerinin gelişimine Spermatogenez, ovaryunda dişi eşey hücrelerinin gelişimine oogenesis denir.
Spermatogenesis: Spermatogenes testislerde seminifer tübüllerinde spermlerin oluşturulması olayıdır. Primordial gen hücreleri (ilk üreme hücreleri) embriyonun çok erken evrelerinde oluşturulur. Bu hücreler Mitozla Spermotonariumları oluştururlar.
İlk olarak hormonal etki ile spermatoryum ana hücreleri aktifleşir. (sinirsel ve hormonlar aracılığıyla) daha sonra bu hücreler büyüyerek 2n kromozomlu primer spermotosid adını alırlar, primer spermotosidler mayoz bölünmeye girerek 1. Mayoz sonunda primer spermotosidler n kromozomlu sekonder spermatosidlere dönüşürler. Daha sonra mitozun aynısı gibi olan 2. Mayozda 4 adet n kromozonlu spermotidler meydana gelir. Spermotidlerin olgunlaşmasıyla Sperm hücresi oluşmuş olur.
Oogenesis: Folikül içindeki 2n kromozomlu oogonium ana hücresi aktifleşerek mitoz ile çoğalarak büyüme evresine girer ve 2n kromozomlu primer oosid halini alır. Primer oosidler mayoz bölünmeye girerek n kromozomlu sekonder oosid ve kutup hücreleri oluşur. Mayoz bölünmenin devamıyla 2. Mayoz sonunda Ootid denen hücre oluşur, kıutup hücreleri dejenere olur. Daha sonra ootid olgunlaşarak n kromozomlu Ovum halini alır.
Segmentasyon (yarıklanma):
Zigotun bir dizi mitotik bölünmeden geçtiği süreci ifade eder. Segmentasyonla oluşan embriyonik hücre gruplarına Blastomer denir.
12 yada daha fazla hücre yapısından oluşan hücreli yapılarına blastomer denir.
Morula: Döllenmeden 3-4 gün sonra blastomerler (12-yada daha fazla hücreden oluşan) dut şekline benzeyen yapıya Morula denir.
Blastosid: Morulanın uterustaki ilk halidir. Morula tuba uterinadan uterusa girdiği zaman içerisinde sıvı dolu bir kese olan blastosid oluşur. Bu değişme morulayı blastoside dönüştürür.
- Merkezde bulunan hücreler iç hücre kitlesini (embriyoblastları ) oluşturur bu hücreler embriyonun başlangıcı ve taslağıdır.
Trofoblast: Memeli embriyosu uterusa gömülmeden önce içteki sıkı hücre kitlesini saran bir yapı olarak oluşur. Embriyonun gömülmesi için gerekli embriyonun gömülmesi için gerekli enzimleri falan üretir. İlerleyen safhalarda plasentanın bebeğe ait kısmını oluşturacak olan koryonu oluşturur.
Gastrula: Gelişmekte olan canlı emriyo 3. Haftada Ektoderm, Mezoderm ve Endodermden oluşan üç tabakalı veya trilomine embriyolojik disk şeklini alır. Bu olaya Gastrulasyon, oluşan yapıya da Gastrula denir.
Norula: 4. Haftaya gelen embriyoya Norula denir. Norulasyon nöral tüp gelişimini ifade eder. Yaklaşık 27. Günde yani 4. Haftanın sonunda iki ucu kapalı nöro tüp oluşur.
Çizim resim eklenecek
DOKULAR
Doku: Aynı yapıya sahip ve aynı işi görmek üzere farklılaşarak bir araya gelen hücreler topluluğuna doku denir. Doku bu hücreler ve bu hücreleri çevreleyen hücreler arası maddenin (matriksin) tümüdür. Bu matriks dokudan dokuya farklılık gösterir.
Dokular esas olarak 4 grupta incelenir.
1. Epitel Doku
2. Bağ ve Destek Dokusu
a. Temel bağ doku
b. Kıkırdak Doku
c. Kemik Doku
i. Kan ve lenf doku
3. Kas Doku
4. Sinir Doku
Bağ ve destek doku (esas temel bağ doku), kıkırdak doku, kemik doku ve kan doku olmak üzere 4 alt gruptan oluşur.
1. Epitel Doku:
- Vücudun tüm yüzeyini çevreler.
- Salgı bezlerinin büyük çoğunluğunu oluşturur.
- emme, salgıları taşıma, boşaltım, koruma, kasılma ve duyu algılama gibi görevleri vardır.
- Kan damarı bulundurmazlar.
- Her 3 Germinatik dokudan da köken alırlar.
Epitel doku kendi içinde 3 gruba ayrılarak incelenir.
- Örtü epiteli
- Salgı Epiteli
- Duyu Epiteli (nöroepitel)
a) Örtü Epiteli: Tüm organ ve yapıları ayırmakla sorumlu epitel hücresidir.
a. Yassı (akciğer hava kesecikleri)
b. Kübik (troid ve pankreas)
c. Silindirik (tüm sindirim kanalında, ince barsaklarda)
Epitel dokular hücresel alışverişini bazal membran ile bağ doku aracılığıyla yapar. Yaptığı fonksiyona göre epitelyum apikal kutupları farklılaşırlar.
Çok katlı epitelyum doku, en üstteki epitelyum hücrenin ismini alır.
Yalancı çok katlı epitel (tüm hücreler bazal memrana temas eder, aslında çok katlı değildir)
Vücudun dış yüzeyini örten epitele Epidermis. Vücut boşlukları ve bu boşluklarda yer alan organların dış yüzeyini örten epitele Mezotelyum ve özellikle damarların iç yüzeyini örten epitele ise Endotelyum adı verilir.
Çok Katlı Epitel:
a) Yassı çok katlı epitelyum (Kornea)
b) Kübik Çok Katlı Epitel (süt bezleri)
c) Silindirik Çok katlı epitelyum (Farinks)
d) Değişici (transisyonel) epitelyum (mesane, idrar torbası)
e) Yalancı çok katlı epitelyum (salgı yapan özel hücreler)
Organizmada eklem boşlukları ve iris’in önyüzü hariç her yerde epitelyum dokulara rastlanır.
*** Histogenesis (doku gelişimi) Histoloji inceleyen bilim dalı.
b) Salgı Epiteli (bez epiteli): bezler salgısını veriş (boşaltış) şekline göre 3 ana grupta incelenir.
1. Endokrin bezler.
2. Ekzokrin bezler
3. Karma (miks) bezler (pankreas)
Endokrin Bezler: İç salgı bezleri olarak da bilinen boşaltım kanalı olmayan salgılarını kapiller ağlar vasıtasıyla kan dokuya veren bez grubudur. Salgılarına Hormon denir. Hipofiz, Pankreas, Troid, Paratroid, Testis, Ovaryum, Adrenal bez gibi organlar endokrin bezlere örnektir.
Ekzokrin Bezler: dış salgı bezleri yada kanallı bezler olarak bilinirler. Ekzokrin bezler kendi içindede ilk olarak Tek hücreli (unisellüler) ve çok hücreli (multisellüler) bezler olarak ikiye ayrılır.
Tek hücreli (goblet hücresi), Multisellüler bezler ise Goblet hücresi dışında kalan tüm bez hücreleridir.
Örtü epiteliyle ilişkisine göre 2 grupta incelenir. Endo Epitelya, Ekzo Epitelya
Ekzo= dışarı doğru çıktıysa ekzoepitel
Endo= bazal membrana doğru yerleşmişse endoepitel
Salgının fiziksel ve kimyasal özelliğine göre 3 grupta incelenir.
a. Seröz bezler: salgı daha akıcıdır.
b. Müköz bezler: Jelatinimsi katı kıvamdadır.
c. Seramüköz (karmai müköz) bezler
c) Duyu (Nöroepite) epiteli: Örtü epiteli içerisinde yer alan duyuların alınmasında görev yapan epitelyum tipidir. Çevredeki değişimleri algılayıp sinir sistemine iletirler. Koklama, görme, tatma, sıcaklık, basınç, ağrı gibi duyuların alınmasını sağlarlar. Dildeki tad tomurcukları, gözün retina tabakasında bulunan hücreler bunlara örnektir.
BAĞ DOKU
En çok bulunan doku tipidir. *****************
Vücudun şeklini korumada ve sağlaştırmaktan sorumludur. Hücre ve organları birbirine bağlar.
Birçok doku içerisinde yer alarak onları bağlayıcı, destekleyici, şekillendirici rol oynarlar, bu görevleriyle birlikte ayrıca yağ doku sayesinde yedek enerji deposu ve kan ile Lenfoid doku sayesinde de mikroorganizmalara karşı organizmayı koruyucu görevleri vardır. Bağ dokusu hücreler, lifler ve temel madde olmak üzere 3 e ayrılarak incelenir.
(ECM- Ekstrasellüler matriks sıvı)
1- Bağ dokusu hücreleri,
a) Mezenkim hücreler
b) Retikulum hücreleri
c) Fibroblastlar
d) Makrofajlar
e) Yağ hücreleri
f) Plasma hücreleri
g) Mast hücreleri
h) Pigment hücreleri
a) Mezenkim hücreleri: Mezenşin hücre (kök hücre) yüksek farklılaşma özelliğine sahip yüksek kök hücrelerdir.
b) Retikulum hücreleri: Mezenşime benzerler ve hücresel bir ağ oluştururlar. Sitoplazmik uzantılarıyla birbirlerine tutunarak hücresel bir ağ oluşturan, kök hücrelerin daha ileri formlarıdır.
c) Fibroblastlar: Temel bağ (ana) doku hücreleridir. Bağ dokuda en çok bulunan hücre tipidir bağ doku fibrillerinin ve ara maddesini sentezlerler (matriks) aktif olmayan formuna Fibrosit denir.
d) Makrofajlar: Kemik iliğinde meydana gelen Monositler bağ dokuya girdiklerinde histiyosid adını alırlar bu histiyosidler aktifleştiğinde (mikrop girerse) makrofaj halini alırlar. Bağ dokuda fibroblastlardan sonra en çok bulunan hücreleri olup yüksek fagositik özellikleri vardır. Vücudun savunmasında rol alırlar, antikor yapımı için plazma hücrelerini uyarırlar.
e) Plasmosid hücreleri (Plazmosit, İmmünosit): bir enfeksiyon yada doku hasarı gibi durumlarda B lanfositlerin farklılaşarak oluşturduğu hücre gruplarıdır. Antijene karşı immunoglobulin (antikor) üretirler.
f) Mastositler (Mast hücreleri): bağ dokuda yağ hücrelerinden sonra en iri hücre grubudur. Heparin ve Histamin proteinlerini içerirler, heparin kanın pıhtılaşmasını engellerken, histamin ise damar genişletici görev yapar, özellikle alerjik ve enfeksiyonal durumlarda sayıları oldukça artar.
g) Yağ hücresi (liposit, Aliposit) Alipositler, Adigöz
Bağ dokunun en iri hücreleri olup karaciğerden gelen yağların trigliserid şeklinde depo eder gerektiğinde kana yağ asitleri olarak tekrar geri verirler.
h) Melanositler (pigment hücreleri): özellikle derinin dermis tabakasında ve gözün iris tabakasında bulunan güneşin zararlı U.V ışınlarından koruyan hücre gruplarıdır.
i) Kan
BLAST: Ara hücreler, aktif ara doku hücresi (Fibroblast, Chondriblast, Osteoblast)
SİT: Aktif ara hücrenin İnaktif formları (Fibrosit, Chondrisit, Osteosit)
*********************12.11.2013 Salı****************
KIKIRDAK DOKU
Kıkırdak Dokunun Görevleri;
a) Yumuşak dokuları korumak e desteklemek,
b) Kemik hareketlerini kolaylaştırmak,
c) Embriyonel dönemde kemik ve dolayısıyla iskelet sisteminingelişmesine yardımcı olmak,
d) Özellikle solunum sisteminde kapak görevi görerek hava yollarının düzgün çalışmasını sağlamak,
Kıkırdak doku hücreleri lifler ve matriks adı verilen hücreler arası maddeden meydana gelmişlerdir.
İntervertebral diskler ve eklem kıkırdakları hariç tüm kıkırdaklarda bulunan kıkırdağın beslenmesini, büyümesini sağlayan zara Perikondriyum denir. Kıkırdak dokusunda kan damarı bulunmaz. Doku Perikondriyum ve matrikste bulunan kondrin denenyapılar sayesindebeslenir. Kıkırdak dokunun aktif genç hücrelerine Konndroblast, olgun hücrelerine ise kondrosit denir. Kondrositler Lakün denilen yapılar içinde bir veya birden fazla sayıda bulunurlar.
1 yorum:
Oldukça güzel bilgilerden bahsetmişsiniz gerçekten burdan okuduğumu bilgiler ile laboratuvar cihazları almaya karar verdim
Yorum Gönder